Sürdürülebilirlik gündeminden öne çıkan başlıklar / Ekim 2024
İklim değişikliği ve etkileriyle mücadele her geçen gün daha da önemli hale geliyor. Dünya genelinde ve ülkemizde bu alanda hızlı gelişmeler yaşanıyor. Ekim ayında sürdürülebilirlik gündemini şekillendiren önemli başlıkları sizin için derledik.
İklim Krizi: Gelişmekte Olan Ülkeler Çaresiz
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) yetkilisi Simon Stiell, yenilenebilir enerjiye geçişte küresel bir dengesizliğe dikkat çekti. Stiell, gelişmekte olan ülkelerin güneş ve rüzgar enerjisi gibi temiz enerji kaynaklarına yatırım yapmasının yüksek maliyetler ve borç krizleri nedeniyle zorlaştığını belirtti.
Bu durumun, iklim değişikliğiyle mücadelede küresel çabaları tehlikeye attığını vurgulayan Stiell, gelişmekte olan ekonomilerin temiz enerji yatırımlarından daha fazla yararlanamaması halinde, küresel enerji dönüşümünün iki farklı hızda ilerleyeceği uyarısında bulundu.
Stiell, bu dengesizliğin "kabul edilemez" ve "zararlı" olduğunu ifade ederek, 2030 yılına kadar küresel emisyonların yarıya indirilmesi hedefinin tehlikeye gireceğini ve aşırı hava olaylarının tedarik zincirlerinde aksamalara neden olacağını söyledi.
Kontrolsüz bir iklim krizinin COVID-19 pandemisinden çok daha büyük sorunlara yol açabileceği konusunda uyarıda bulunan Stiell, "Eğer bu küresel geçiş dengesizliği devam ederse, sonuçta herkes kaybedecek" dedi.
Haberin ayrıntıları için buraya tıklayabilirsiniz.
Biyoçeşitlilik Zirvesi'nde Kritik Gündem
Ekim ayında Kolombiya'nın Cali şehrinde düzenlenen Birleşmiş Milletler Biyoçeşitlilik Konferansı (COP16), yaklaşık 200 ülkenin katılımıyla biyoçeşitlilik kaybını durdurma yolunda önemli bir adım oldu. 2022'de kabul edilen Kunming-Montreal Küresel Biyoçeşitlilik Çerçevesi'nin ardından düzenlenen ilk zirve olan COP16'da, ülkeler doğayı koruma hedeflerine nasıl ulaşacaklarını ele aldı.
Zirvede, karasal ve deniz alanlarının %30'unun koruma altına alınması, doğaya zarar veren faaliyetlere yönelik sübvansiyonların kaldırılması ve şirketlerin çevresel etkilerini raporlamaları gibi önemli hedefler masaya yatırıldı. Ülkelerin, "Ulusal Biyoçeşitlilik Stratejileri ve Eylem Planları"nı (NBSAP'ler) zirveye sunmaları beklendi.
1 Kasım'a kadar süren Zirve’nin gündeminde genetik bilgi, yerel toplulukların rolü, finansman ve iklim değişikliğiyle ilişkili konular öne çıktı. COP16, biyoçeşitlilik kaybının önlenmesi ve sürdürülebilir bir gelecek için küresel işbirliğinin güçlendirilmesi amacıyla kritik bir platform sağladı.
Haberle ilgili daha fazla bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Dünya Bankası'ndan Türkiye'ye Ek Finansman Yolda
Dünya Bankası ve Türkiye, mevcut finansman paketinde yeni bir artış için görüşmelere başladı. Geçtiğimiz yıl ikiye katlanarak 35 milyar dolara ulaşan finansman anlaşmasının daha da genişletilmesi planlanıyor.
Dünya Bankası'nın Türkiye'ye sağladığı kaynakların büyük kısmı yenilenebilir enerji, afet yönetimi, iklim değişikliği ve ihracat gibi alanlarda kullanılıyor. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in ABD'de katıldığı G20 ve Dünya Bankası toplantıları kapsamında, bu hafta dört projeye yönelik 1,9 milyar dolarlık ek finansman anlaşması imzalandı.
Geçen yıl Dünya Bankası, Türkiye'ye 18 milyar dolarlık ek finansman sağlayacağını duyurmuş ve toplam finansman tutarını 35 milyar dolara çıkarmıştı. Dünya Bankası Türkiye Direktörü Humberto Lopez, bu artışın nedenini Türkiye'nin ekonomi politikalarındaki değişime ve bu sürece duyulan güvene bağlamıştı.
Ayrıntılı bilgiye bu linkten ulaşabilirsiniz.
Türkiye, Yeşil Dönüşüm İçin İklim Kanunu'nu Bekliyor
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, uzun zamandır beklenen İklim Kanunu'nun yeni yasama yılında Meclis gündemine geleceğini ve yıl sonuna kadar yürürlüğe girmesinin planlandığını açıkladı. Bu kanun ile sanayide yeşil dönüşümün hız kazanması ve karbon ayak izinin azaltılması hedefleniyor.
Erdoğan, İklim Kanunu ile sanayi kuruluşlarının yenilikçi ve çevre dostu teknolojilere yatırım yapmasının teşvik edileceğini ve bu sayede rekabet güçlerinin artacağını belirtti. Ayrıca, Orta Vadeli Program kapsamında dijital dönüşüm, yeşil ekonomi ve enerji verimliliği alanlarına öncelik verileceği ve yatırımların hızlandırılacağı vurgulandı. Emisyon ticaret sistemi kurulması için de çalışmaların sürdüğü bildirildi.
Cumhurbaşkanı, bu strateji ile yüksek katma değerli, sürdürülebilir ve dijital dönüşümü destekleyen yatırımların Türkiye'ye çekilmesinin amaçlandığını ifade etti. Bu sayede Türkiye'nin küresel sermaye pastasından aldığı payın 2028 yılına kadar %1,5'e çıkarılması hedefleniyor.
Haberin ayrıntılarına ulaşmak için bu bağlantıya tıklayabilirsiniz.
Yenilenebilir Enerjide Türkiye Yükseliyor
KPMG ve APLUS Enerji'nin ortaklaşa hazırladığı "Enerji Sektör Raporu 2024", yenilenebilir enerji alanında küresel ve Türkiye'ye özgü önemli veriler sunuyor. Rapora göre, dünyada yenilenebilir enerji kurulu gücü artış gösterirken, Çin bu alanda lider konumda bulunuyor. Çin'de güneş enerjisi santralleri 392 GW ile en yüksek paya sahipken, ABD'de ise rüzgar enerjisi 141 GW ile ilk sırada yer alıyor.
Türkiye'de ise yenilenebilir enerji kurulu gücü 2000-2023 yılları arasında %7,7'lik yıllık bileşik büyüme oranıyla 11,2 GW'dan 62 GW'a yükseldi. Özellikle 2010 yılından sonra kaynak çeşitliliğinin artmasıyla bu büyüme ivme kazandı. 2023 sonu itibarıyla Türkiye'nin toplam kurulu güç kapasitesi 109,5 GW'a ulaşırken, bunun %56,6'sını yenilenebilir enerji kaynakları oluşturuyor.
Ülkemizde en yüksek kurulu güce sahip yenilenebilir enerji kaynağı 32 GW ile hidroelektrik santraller olurken, rüzgar enerjisi santralleri 11,8 GW ile ikinci sırada yer alıyor. Son yıllarda hızla büyüyen güneş enerjisi ise 14,1 GW'lık kurulu gücüyle Türkiye'nin toplam enerji kapasitesinin %12,9'unu oluşturuyor. Güneş enerjisi kapasitesinin yaklaşık %88,2'si lisanssız santrallerden sağlanıyor.
Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.