Sürdürülebilirlik Gündeminden Öne Çıkan Başlıklar / Mart 2025
İklim değişikliği ve sonuçlarıyla mücadele her geçen gün daha kritikhale gelirken, sürdürülebilirlik ile ilgili konular, Mart ayında da dünya ve Türkiye'nin önemli konuları arasında yer aldı. Bu alandaki hızlı ilerlemeleri ve geçtiğimiz ayın öne çıkan sürdürülebilirlik başlıklarını inceledik.

Fosil Yakıt Teşvikleri: Türkiye'de Son Gelişmeler
Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFİA), Türkiye'deki fosil yakıt teşviklerinin mevcut durumuna odaklanan yeni bir çalışmayı kamuoyu ile paylaştı. Çalışmaya göre, fosil yakıt teşvikleri Türkiye'nin iklim politikalarına ve 2053 net sıfır emisyon hedeflerine katkı sağlamıyor. SEFİA'nın analizi, hükümetler tarafından sağlanan finansal destekler ile gelir veya fiyat desteklerini içeren fosil yakıt teşviklerini, bütçe transferleri ve vergi harcamaları olmak üzere iki ana kategoride topluyor. Kamuya açık kaynaklardan yararlanılarak hazırlanan bu çalışma, fosil yakıt teşviklerini yıllara ve kaynaklarına göre detaylandırıyor ve kullanılan tüm kaynaklarla birlikte oluşturulan veri setini de erişime sunuyor.
Çalışmanın bulgularına göre, Türkiye'de 2022 yılında toplam 41,4 milyar TL olan fosil yakıt teşvikleri, 2023 yılı itibarıyla 63,8 milyar TL'ye yükseldi. Bu artışın alt kırılımları incelendiğinde, 2022'de 29,3 milyar TL olan vergi harcamalarının 2023'te 43,8 milyar TL'ye, aynı dönemde bütçe transferlerinin ise 12,1 milyar TL'den 20 milyar TL'ye ulaştığı görülüyor. Teşviklerin büyük bir bölümünü petrol ve doğal gaz oluşturuyor. SEFİA Direktörü Bengisu Özenç, fosil yakıt teşviklerinin fiyatları düşük tutarak tüketicileri koruma amacına hizmet etse de daha yüksek vergilere, borçlanmaya, kaynak ve gelir dağılımında verimsizliğe ve olumsuz sağlık etkilerine yol açtığını belirtiyor. Özenç ayrıca, "Türkiye'nin fosil yakıt teşviklerini sürdürmekteki ısrarı, önemli bir kaynak harcamasına neden olmasının yanı sıra, enerjide ithal bağımlılığını artırması açısından da cari işlemler dengesini olumsuz etkiliyor" şeklinde konuştu. Çalışmanın tüm detaylarına buradan erişebilirsiniz.
Çin İklim Değişikliğiyle Mücadele Kapsamında Temiz Enerji Harekâtı Başlatıyor
Büyük bir nüfusa ve hızla gelişen bir sanayiye sahip olan Çin, dünyanın en büyük karbon emisyon kaynağı olarak öne çıkıyor. Geçtiğimiz hafta önemli bir adım atan Çin, resmi bir rapor yayınlayarak yeni açık deniz rüzgâr santralleri kurma ve geniş çöl alanlarında "yeni enerji üsleri inşa etme" çalışmalarını hızlandıracağını duyurdu. Raporda, Çin'in karbon salımını en kısa sürede azaltmak ve karbon nötr hedefine ulaşmak için aktif ve dikkatli bir şekilde çalışacağı ifade edildi. Bu duyurunun yanı sıra, Çin, kömürle çalışan tesislerinde düşük karbonlu teknolojileri test etme planlarını da açıkladı. Ülke, 2024 yılında karbon yoğunluğunda bir önceki yıla göre %3,4'lük bir düşüş sağlandığını bildirdi.
Her ne kadar Çin henüz mutlak karbon emisyonlarını düşürmeye yönelik kesin bir hedef koymamış olsa da 2030'dan önce karbon emisyonlarını zirveye taşıma uzun vadeli hedefinin bir parçası olarak 2021-2025 yılları arasında karbon yoğunluğunu %18 azaltmayı amaçlıyor. Pandemi sonrası enerji tüketimindeki yükselişin ardından 2023 hedeflerinin gerisinde kalan Çin, geçen yıl bu açığı kapatmak için "çabalarını ikiye katlama" vaadinde bulunmuştu. Ancak Enerji ve Temiz Hava Araştırma Merkezi'nden Lauri Myllyvirta'nın değerlendirmesine göre, Çin'in 2020'den 2024'e kadar karbon yoğunluğunu sadece %8 oranında azaltabilmiş olması, 2025 hedefine ulaşmanın "oldukça güç" olduğunu gösteriyor. Bu konudaki detaylı bilgilere bu bağlantı üzerinden ulaşabilirsiniz.
Küresel İklim Durumu Raporu ne söylüyor?
Dünya Meteoroloji Örgütü'nün (WMO) yeni yayımladığı 2024 Küresel İklim Durumu raporu, 2023 yılının kayıtlardaki en sıcak yıl olduğunu teyit etti. Küresel ortalama sıcaklık, sanayi öncesi seviyelerin 1,55 derece üzerine çıktı ve kritik ısınma eşiği olan 1,5 derece ilk kez aşıldı. Rapor, bu durumun Paris Anlaşması'nın uzun vadeli hedeflerini tamamen ortadan kaldırmasa da emisyonların acilen azaltılması gerektiğine dair önemli bir uyarı niteliğinde olduğunu vurguluyor.
Rapora göre 2024'te yaşanan tropikal siklonlar, seller, kuraklıklar ve diğer aşırı hava olayları son 16 yılın en yüksek seviyesine ulaştı ve bu durum gıda krizinin kötüleşmesine ve ekonomik kayıpların artmasına neden oldu. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres, bu endişe verici eğilimlere rağmen Paris Anlaşması hedeflerinin hala ulaşılabilir olduğunu belirtirken, WMO Genel Sekreteri Celeste Saulo raporu insan hayatı, ekonomiler ve gezegen için artan ölümcül riskin bir "uyanış çağrısı" olarak değerlendirdi ve dünya liderlerini çabalarını artırmaya çağırdı. Haberin ayrıntılarına buradan ulaşabilirsiniz.
Çatı Üstü Güneş Enerjisinin Küresel Potansiyeli ve İklim Değişikliğine Etkisi
Nature Climate Change dergisinde yayımlanan bir çalışma, dünya üzerindeki çatıların toplam 286 bin kilometrekarelik bir alanı kapladığını ve tüm uygun çatıların güneş panelleri ile donatılmasıyla yılda 19 bin 500 TWh elektrik üretilebileceğini ortaya koydu. Bu potansiyel, akıllı yük yönetimi ve enerji depolama sistemleriyle desteklendiğinde fosil yakıt bazlı elektrik üretiminin önemli ölçüde yerine geçebilir. Gelişmiş iklim modellemeleri, çatı üstü güneş enerjisinin 2050 yılına kadar küresel sıcaklık artışını 0,05 ila 0,13 derece arasında azaltabileceğini gösteriyor.
Araştırmacılar, karbon emisyonlarını azaltmanın yanı sıra fosil yakıt bağımlılığının azalmasının daha temiz hava ve enerji güvenliği anlamına geldiğini vurguluyor. Yüksek güneş radyasyonu ve hızlı kentleşmenin olduğu bölgeler için özel güneş enerjisi politikalarının gerekliliğine dikkat çekilirken, Doğu Asya yüksek potansiyeliyle öne çıkıyor. Kuzey Amerika ve Avrupa'nın da önemli bir kurulum potansiyeli bulunuyor. Ancak Afrika'nın bu teknolojiden en fazla fayda sağlayabilecek kıta olmasına rağmen mevcut kurulumların yalnızca %1'ini oluşturduğu belirtilerek küresel işbirliği çağrısı yapılıyor. Haberin detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.
AB'den Otomobil Üreticilerine Elektrikli Dönüşüm İçin Yeni Yol Haritası
Avrupa Komisyonu, Avrupalı otomobil üreticilerinin elektrikli araçlara geçişini hızlandırmak ve ABD ile Çinli rakipleriyle rekabet edebilmelerini sağlamak amacıyla yeni bir eylem planı sundu. Plan, Avrupa Birliği'nde satılan tüm yeni otomobil ve kamyonetlerin 2035 yılına kadar emisyonsuz olmasını öngören hedefe bağlı kalındığını teyit ediyor. Bu doğrultuda, belirlenen tarihten itibaren benzinli ve dizel içten yanmalı motora sahip yeni araçların satışı AB ülkelerinde yasaklanacak. Ayrıca, 2030 yılı için otomobillerde %55, kamyonetlerde ise %50 emisyon azaltım hedefi belirlendi.
Ancak, otomobil üreticilerinin 2025 yılı emisyon hedeflerini esnetme taleplerine AB'den kısmi bir yanıt geldi. Üreticilere talep ettikleri gibi üç yıl ek süre tanınırken, emisyon hedeflerini aşmaları durumunda bunu gelecek yıllara borç olarak kaydedebilecekleri "borçlanma usulü" emisyon sistemi de uygulamaya konulacak. Bu esnemeler, tüketici ve çevre örgütleri tarafından üreticiler üzerindeki baskıyı azaltacağı ve rekabette dezavantaj yaratacağı endişesiyle eleştirilirken, elektrikli araç sektör temsilcileri ise bu gecikmeden duydukları üzüntüyü dile getirerek Avrupa'nın planı kararlılıkla uygulaması gerektiğini vurguluyor. Haberin ayrıntıları için buraya tıklayabilirsiniz.