Sürdürülebilirlik Gündeminden Öne Çıkan Başlıklar / Şubat 2025
Sürdürülebilirlik, iklim değişikliğinin getirdiği zorluklara karşı mücadele ettiğimiz bu dönemde ciddi bir ivme kazanıyor. Şubat ayında öne çıkan sürdürülebilirlik gelişmelerini bir araya getirdik.

Aşırı Hava Olayları En Çok Hangi Ülkeleri Etkiliyor?
Germanwatch'un 2025 İklim Risk Endeksi raporu, iklim değişikliğine bağlı aşırı hava olaylarının 1993-2022 yılları arasında dünya genelinde yarattığı yıkımı gözler önüne seriyor. Rapora göre bu dönemde kaydedilen sel, fırtına, sıcak hava dalgası ve kuraklık gibi 9.400'den fazla aşırı hava olayı, 765.000'den fazla insanın hayatını kaybetmesine ve yaklaşık 4,2 trilyon dolarlık ekonomik zarara yol açtı. Özellikle seller, can kayıplarının yarısından fazlasının sebebi olurken, fırtınalar 2,3 trilyon dolarlık zararla en büyük ekonomik kayba yol açan afet olarak kayıtlara geçti.
İklim kriziyle bağlantılı aşırı hava olaylarından en çok etkilenen ülkeler arasında Dominika, Çin, Honduras, Myanmar, İtalya, Hindistan, Yunanistan, İspanya, Vanuatu ve Filipinler bulunuyor. Özellikle Akdeniz kıyısındaki İtalya, İspanya ve Yunanistan gibi Avrupa Birliği ülkelerinin de bu listede yer alması dikkat çekici. 2022 yılında ise Pakistan, sel felaketleriyle en çok zarar gören ülke oldu. Bu veriler, iklim değişikliğinin dünya genelinde yarattığı tehdidin boyutlarını ve acil önlem alınması gerekliliğini açıkça ortaya koyuyor.
Haberin ayrıntılarına buradan erişebilirsiniz.
Türkiye'nin İlk "İklim Kanunu Teklifi" TBMM'de
TBMM'ye sunulan İklim Kanunu teklifi, Türkiye'nin ilk iklim kanunu olma özelliğini taşıyor. 20 maddeden oluşan bu teklif, İklim Değişikliği Başkanlığı tarafından Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) kurulmasını, ulusal tahsisat planlaması yapılmasını ve karbon tahsisatlarının dağıtılmasını öngörüyor. Enerji Piyasaları İşletme Anonim Şirketi (EPİAŞ) tarafından işletilecek ETS piyasası ve özel sektör temsilcilerinden oluşan bir Danışma Kurulu oluşturulması da teklifte yer alıyor. Elde edilen gelirlerin yalnızca yeşil dönüşüm ve iklim değişikliğiyle mücadelede kullanılması hedeflenirken, net sıfır emisyon hedefine ulaşmak için orman, tarım, mera ve sulak alanlarda karbon yutağı kayıplarının engellenmesi ve yutak alanların artırılması amaçlanıyor.
Teklif, Türkiye Gümrük Bölgesi'nde ithal edilen malların gömülü sera gazı emisyonlarını ele almak üzere Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) kurulmasını da içeriyor. Ticaret Bakanlığı koordinasyonunda SKDM'ye ilişkin raporlama, kapsam ve usuller belirlenirken, Çevre Şehircilik ve İklim Bakanı başkanlığında bir Karbon Piyasası Kurulu oluşturulacak. İklim değişikliğine ilişkin genel politika, strateji belgeleri ve eylem planlarının düzenlenmesinin yanı sıra, yerel ihtiyaçlara yönelik planlamaların yapılmasını ve izlenmesini sağlayacak İl İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu'nun kurulması da teklifte yer alıyor.
Haberin detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.
Türkiye Güneş Enerjisi Kurulu Gücü 20 Bin Megavatı Geçti
Türkiye'nin güneş enerjisi potansiyeli hızla artıyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın verilerine göre, güneş enerjisi santrallerinin (GES) toplam elektrik kurulu gücündeki payı %17,5'e ulaştı. 16 Şubat itibarıyla 20 bin 398 megavatlık kurulu güce erişen GES'ler, yenilenebilir enerji kaynakları arasında hidroelektrik santrallerinden sonra en büyük kapasiteyi temsil ediyor. Çatı tipi, saha ve hibrit santrallerin devreye girmesiyle bu önemli eşik aşılmış oldu.
Türkiye, 2035 yılına kadar güneş ve rüzgar enerjisi kurulu gücünü 120 bin megavata çıkarmayı hedefliyor. Bu iddialı hedef doğrultusunda, her yıl 4-5 bin megavatlık ilave GES kurulumu gerçekleştirilmesi planlanıyor. 2026'dan itibaren depolamalı güneş santrallerinin devreye alınmasıyla, güneş enerjisinden elektrik üretiminde sürekliliğin sağlanması amaçlanıyor.
Haberin ayrıntıları için buraya tıklayabilirsiniz.
Birleşmiş Milletler 2025'i Uluslararası Buzulları Koruma Yılı İlan Etti
Dünyamızın tatlı su rezervlerinin yaklaşık %70'ini bünyesinde barındıran buzullar ve buz tabakalarındaki hızlı erime, hem doğayı hem de insanlığı tehdit eden krizlere zemin hazırlıyor. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) ve Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) tarafından başlatılan yeni küresel girişim, 2 milyardan fazla insanın su ihtiyacını karşılayan bu önemli kaynakların korunması için uluslararası işbirliğini güçlendirmeyi hedefliyor. Bu kapsamda, 2025 yılı "Uluslararası Buzulları Koruma Yılı" olarak ilan edildi. WMO Genel Sekreteri Celeste Saulo, buzulların erimesinin milyonlarca insanın su güvenliğini tehlikeye attığına dikkat çekerek, bu uluslararası yılın dünyaya bir uyanma çağrısı olması gerektiğini vurguladı.
2023 yılında buzullar, son 50 yılın en büyük su kaybını yaşarken, buzul kaybının dünya genelinde rapor edildiği art arda ikinci yıl oldu. Örneğin İsviçre, WMO verilerine göre 2022 ile 2023 yılları arasında buzul kütlesinin %10'unu kaybetti. Girişimin temel amaçlarından biri, buzulların ve kar-buz örtüsünün iklim düzenlemesi ile ekosistemlerin ve toplumların desteklenmesindeki kritik rolüne dair küresel farkındalığı artırmak. Ayrıca, Küresel Kriyosfer İzleme gibi programlarla bilimsel bilgi birikimini artırarak, elde edilen verilerin etkin iklim eylemlerine yol göstermesi sağlaması hedefleniyor.
Haberin detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.
Avrupa Birliği Sınırda Karbon Vergisini En Büyük İthalatçılarla Sınırlayabilir
Avrupa Birliği (AB), ithal mallar için karbon fiyatını kendi ürünleriyle eşitlemeyi hedefleyen Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) konusunda önemli adımlar atıyor. 2026'da tam olarak yürürlüğe girmesi planlanan bu mekanizma, karbon yoğun sektörlerden yapılan ithalatı (çimento, demir-çelik, alüminyum, gübre, elektrik, hidrojen) kapsayacak. AB, bürokrasiyi azaltmak amacıyla mekanizmayı en büyük ithalatçılarla sınırlamayı düşünüyor, böylece küçük işletmelerin uyum maliyetlerinden kurtulması hedefleniyor.
Geçiş aşamasında olan SKDM'nin nihai döneminde (2026'dan itibaren), ithalatçılar ürünlerinin sera gazı emisyonlarına denk sayıda SKDM sertifikası satın alacak. AB ile benzer karbon fiyatı mekanizmasına sahip ülkeler ise fark ödemeden ihracat yapabilecek. Bu düzenleme, ABD ve Hindistan gibi ülkelerden eleştiri alırken, AB içindeki bazı şirketler de sürdürülebilirlik politikalarını karmaşık ve maliyetli buluyor.
Haberin ayrıntılarına buradan erişebilirsiniz.