Akıllı Hayat Sözlüğü

 

AKILLI HAYAT SÖZLÜĞÜ

Akıllı Hayat 2030 Sürdürülebilirlik stratejimiz doğrultusunda; çevresel, sosyal ve kurumsal yönetim alanlarındaki hedeflerimizle değer zincirimizdeki tüm paydaşları gözeterek çalışıyor, radikal işbirliklerinden güç alıyoruz. Bu yaklaşımla, ekosistemimizde sürdürülebilirlik okuryazarlığını geliştirmek, bu alandaki bilgi birikimi ve farkındalığımızı artırmak amacıyla Ekologos Sürdürülebilirlik Yönetim ve İletişim Hizmetleri işbirliğiyle hazırladığımız Akıllı Hayat Sözlük’ü tüm paydaşlarımızın kullanımına sunuyoruz. 




Alfabeye Göre Arama Yap
Kelimeye Göre Arama Yap
A
B
C
Ç
D
E
F
G
H
I
İ
J
K
L
M
N
O
Ö
P
R
S
Ş
T
U
Ü
V
Y
Z
Jeotermal Enerji (Geothermal Energy)

Jeotermal enerji dünyanın çekirdeğinden gelen ısının elektrik üretimi ile konut ve seraların ısıtılması ve endüstriyel tesislerde kullanımını sağlayan bir yenilenebilir enerji türüdür.

 

Jeotermal teknoloji, yerin altında bulunan ve doğrudan ısıtma ve soğutma için kullanılabilen veya elektriğe dönüştürülebilen ısıdan elde edilir. Elektrik üretmek için orta veya yüksek sıcaklıktaki kaynaklara ihtiyaç duyulur. Bunlar genellikle sıcak su ve/veya buharın yer yüzeyine taşındığı veya yaklaştığı tektonik olarak aktif bölgelere yakın yerlerde bulunur. Jeotermal ısıtma uygulamalarından olan jeotermal ısı pompaları, yerin birkaç metre altındaki düşük sıcaklıklarda bile çalışabilir ve bu enerjiyi binanın içindeki bir sisteme transfer ederek verimli ısıtma veya soğutma sağlar.


Isınma haricinde 2023 yılı itibarıyla toplam küresel yenilenebilir enerjinin yaklaşık %0,5’ini sağlayan jeotermal enerjinin temel avantajları düşük maliyeti ve yıl boyunca yüksek kapasite ile çalışabilmesidir. Diğer yenilenebilir kaynaklardan farklı olarak jeotermal aracılığıyla mevsimsellik gibi dışsallıklara bağlı kalmadan yıl boyunca yüksek kapasite ile kesintisiz olarak enerji üretebilmek mümkün olur. Rüzgar ve güneş enerjisi gibi kaynaklar hava koşullarına ve günün saatine bağlı olarak üretim açısından değişiklik gösterirken, jeotermal enerji yerin altındaki ısıyı kullandığından süreklilik sağlayan bir enerji üretme kapasitesine sahiptir. Bu özellik, jeotermal enerjiyi enerji arz güvenliği açısından cazip kılan özelliklerinden biridir.


Yenilenebilir bir kaynak olarak jeotermal, El Salvador, Yeni Zelanda, Kenya ve Filipinler gibi ülkelerin elektrik talebinin önemli bir kısmını karşılarken; jeotermal kaynaklar konusundaki en zengin ülke olan İzlanda'da da ısıtma talebinin %90'ından fazlasını sağlar. Hatırı sayılır bir jeotermal kaynağa sahip olan Türkiye de gerek elektrik üretimi gerekse bölgesel ısınma konusunda önemli bir oyuncudur. Dünyanın en büyük 4. jeotermal potansiyeline sahip olan Türkiye, bu alanda Avrupa’da da birinci sıradadır.

Kavram hakkında daha fazla bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

Bağlantılı kavramlar: Yenilenebilir Enerji, İklim Değişikliği, Karbon Ayak İzi

Jevons Paradoksu (Jevons Paradox)

Jevons Paradoksu, teknolojik ilerlemenin bir kaynağın kullanım verimliliğini artırmasının kullanım maliyetini düşüreceğini; bunun da kaynak kullanımını azaltmak yerine artırmaya devam edeceğini ifade eden bir iktisat kavramıdır.

 

Çevre ekonomisinin popüler başlıklarından biri olan Jevons Paradoksu ilk olarak, İngiliz ekonomist William Stanley Jevons’un, 1865 tarihli “the Coal Question” (Kömür Sorunu) adlı çalışmasında ortaya atıldı. Jevons, kömürden sağlanan enerjide verimliliği artıran bazı teknolojik gelişmelerin, çeşitli endüstrilerde kömür tüketimini azaltmadığını daha da artırdığını ortaya koydu. Ona göre, teknolojik verimlilik ilerledikçe ve daha az yakıt ile aynı işi becerebilen ekipmanlar geliştikçe kaynak tüketimi azalmaz, tam tersine artar ve sanıldığının aksine daha verimli çalışan makinalar yaratmak aslında tüketimi teşvik eder.

İyileştirilmiş enerji verimliliğinden kaynaklanan tüketimin geri-tepme etkilerini (rebound effects) ele alan modern ekonomistler tarafından da ele alınan Paradoksa göre verimlilik, reel gelirleri çoğaltır ve ekonomik büyümeyi hızlandırarak kaynaklara olan talebi artırır.

Bazı çevre ekonomistleri, geri-tepme etkisini kontrol etmenin ve paradoksu çözmenin yolunun kullanım maliyetlerini artıran karbon vergisi ya da emisyon ticareti gibi koruma politikalarından geçtiğini öne sürüyorlar.

Kavramla ilgili daha fazla bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

Bağlantılı kavramlar: IPAT Denklemi, Gezegensel Sınırlar, İklim Krizi